Türk Dansları ve Koreografi: Ruhunuzu Özgür Bırakın
Dans, köklü kültürümüzden günümüze uzanan bir ifade sanatıdır. İster geleneksel figürlerde, ister modern dansın özgür adımlarında kendinizi bulun.
Görsel Tanıtım
Beklenti
Düğünlerde gördüğüm halayların, zeybeklerin büyüsüne kapılırdım. Bir gün, bir akrabamın 'Hadi gel, seninle bir zeybek kursuna yazılalım' teklifiyle içimdeki bu özlemi gidermeye karar verdim. İlk ders öncesi ellerim titriyor, 'Ya beceremezsem?' diye düşünüyordum. Sıcak bir yaz akşamında, şehrin göbeğindeki küçük bir dans stüdyosunun önünde, içimdeki heyecanla baş başa kalmıştım.
İçeri adımımı attığımda, taze boyalı duvarlardan gelen boya kokusu ve hafif nemli hava beni karşıladı. Duvarlarda asılı siyah-beyaz fotoğraflarda, yıllar öncesinin zeybek ustaları sanki bana gülümsüyor gibiydi. Eğitmenimiz Hüseyin Bey, 'Hoş geldiniz, herkes ilk adımı atıyor, yüreğinizin sesini dinleyin' diyerek beni içeri buyur etti.
Daldırma
İlk adımları atarken ayaklarım adeta taş kesilmişti. 'Sağ sol, sağ sol, bir iki üç' diye sayan Hüseyin Bey'in sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Zeybeğin o ağırbaşlı duruşunu yakalamak için dizlerimi bükmeye çalışırken, alnımdan süzülen terler yanaklarımdan süzülüyordu. Sonra bir an oldu, müzik yükseldiğinde her şey değişti. Davulun tok sesi göğsümde çarptı, kemençenin o içli nağmeleri ise adeta beni çağırıyordu.
Gözlerimi kapattığımda, Ege'nin zeytin kokulu rüzgarını yüzümde hissettim. Adımlarım yavaş yavaş açıldı, kollarım yavaşça yukarı kalktı. 'Bir, iki, üç' derken, atalarımın yüzyıllardır süregelen geleneğinin bir parçası olduğumu hissettim. Diğer öğrencilerle göz göze geldiğimizde, hepimiz aynı duyguları paylaşıyorduk. Müzik bizi birbirimize bağlıyor, her birimizi Anadolu'nun kadim öyküsünün bir parçası haline getiriyordu.
Yansıtma
Ders bittiğinde, ter içinde kalmıştım ama içimde tarifsiz bir huzur vardı. Dışarı çıktığımda, İzmir'in o meşhur gün batımına karşı yürürken, ayaklarım hâlâ ritim tutuyordu. O gece uyuyamadım, zihnimde sürekli o müzik ve hareketler vardı. Ertesi gün, vücudumda hissettiğim ağrılar bile bana mutluluk veriyordu, çünkü bu ağrılar yeni bir şeyler öğrenmenin, kendimi geliştirmenin işaretiydi.
O günden sonra hayatım değişti. Artık sadece bir izleyici değil, aynı zamanda bu kadim geleneğin bir parçasıydım. Şimdi düşünüyorum da, o ilk adımı atmak belki de hayatımdaki en güzel kararlardan biri olmuştu. Zeybek yalnızca bir dans değil, bir yaşam felsefesiydi: Dik duruşuyla gururu, yavaş ve ağırbaşlı hareketleriyle sabrı, sonunda patlayan coşkusuyla da hayat sevincini anlatıyordu bana. Ve ben, bu toprakların çocuğu olarak, bu değerleri dans ederek öğreniyordum.
- Yapmak istediğiniz dans türünü belirleyin (zeybek, horon, halay, modern dans vb.)
- Bulunduğunuz şehirdeki halk eğitim merkezlerini veya özel dans kurslarını araştırın
- İlk ders için rahat kıyafetler ve esnek tabanlı ayakkabılar edinin
- Temel adımları öğrenmek için TRT Arşiv'deki Türk halk oyunları videolarını izleyin
- Küçük gruplarla pratik yapmaya başlayın, mümkünse bir eş bulun
- Haftada en az iki kez düzenli pratik yapın ve pes etmeyin
- Yerel festivallere ve gösterilere katılarak kendinizi motive edin
Dans ederken vücudunuzun sınırlarını zorlamayın. Özellikle zeybek gibi fiziksel güç gerektiren danslarda ısınma hareketlerini atlamayın. Hamileler ve eklem rahatsızlığı olanlar mutlaka hekim onayı almalıdır. Ayakkabı seçiminde tabanı kaymayan, rahat ayakkabılar tercih edin. Açık havada yapılan danslarda güneş kremi kullanmayı ve yeterli sıvı tüketmeyi unutmayın.